Kemal Kılıçdaroğlu'ndan erken seçim açıklaması: Önümüzdeki Eylül ayında seçim bekliyorum
DİĞER   
9.01.2022 11:51:15
CHP lideri Kılıçdaroğlu, katıldığı bir canlı yayında erken seçim tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2023'ün Haziran ayı yerine 2022'nin Eylül ayında yapılmasını beklediğini söyledi. İBB Başkanı İmamoğlu'nun görevden alınma ihtimali üzerine de yorum yapan Kılıçdaroğlu, "Böyle bir ihtimal görmüyorum. AKP içerisindeki vicdan sahibi kişiler bile bunun olmaması gerektiğini söylüyor" ifadelerini kullandı.Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk ekranlarında yayınlanan Fatih Altaylı'nın sunuculuğunu yaptığı Teke Tek programına konuk oldu. Kılıçdaroğlu, son zamanlarda gündemin ilk sırasından düşmeyen erken seçim tartışmalarına ilişkin de konuştu."GİDİCİ OLDUĞUNU BİLİYOR"Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik Kılıçdaroğlu, "Gidici olduğunu gayet iyi biliyor, çatışma, gerginlik istiyor. O nedenle her türlü hakareti yapıyor. Sadece gülümsüyorum. Bütün yetkilere sahip olan birisi rakibine hakaret ediyorsa bu acizliğin görüntüsüdür. Artık gülüyorum. Kesinlikle artık ülkeyi yönetme kapasitesi bitmiştir." ifadelerini kullandı.
"EYLÜL AYINDA SEÇİM BEKLİYORUM"2023 yılında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında da açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, 2022'nin Eylül ayında seçim beklediğini söyledi.Açıklamalarının tamamında Kılıçdaroğlu, "Gerginlik, kavga üzerinden varlığını sürdürmek istemektedir. Devletin güçlerini kullanarak bunu yapmak istemektedir. Cesareti varsa televizyonda karşıma çıkar. Cesareti yok, bilgisi yok birikimi yok. İstersen promteri de getir. Vereceği çok hesap var. Asıl temel nokta orası. Erdoğan'a ne söyledim; mal varlığını araştırırım. Tek kelime bile etmedi. İktidardan gitmenin onun için ciddi maliyet doğuracağını biliyor. Devlet endişe ile yönetilmez. Önümüzdeki Eylül ayında seçim bekliyorum. Ekonomiyi götüremezler." dedi."İMAMOĞLU'NUN GÖREVDEN ALINACAĞINA İHTİMAL VERMİYORUM"Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görevden alınması ihtimaliyle ilgili olarak, "Böyle bir ihtimal görmüyorum. AKP içerisindeki vicdan sahibi kişiler bile bunun olmaması gerektiğini söylüyor" dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Önümüzdeki süreçte daha büyük zamlar gelecek
DİĞER   
7.01.2022 12:10:41
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha çok zamların geleceğini belirterek, "Önümüzdeki süreçte daha büyük zamlar gelecek. Kaçınılmaz olarak gelecek. Üretici ve tüketici fiyatları arasında çok büyük bir açık var. Üretici enflasyonu çok yüksek. O tam henüz fiyatlara yansımadı" açıklamasını yaptı.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kocaeli Sanayici ve İşadamları Derneği'nin organizasyonuyla iş insanlarıyla Kocaeli'nin Başiskele ilçesinde bulunan bir otelde bir araya geldi. Daha çok zamların geleceğini, vatandaşların daha büyük sıkıntılarla karşılaşacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye'nin izlemesi gereken strateji nedir bunu anlatmak isterim size. Kısaca sorun var mı? Evet var. Sorunlar büyüyor mu? Evet büyüyor. Hafifledi mi hiçbir sorun? Hafiflemedi. Daha büyük sorunlarla karşılaşacağız. Daha çok zamlar gelecek. Vatandaş daha büyük sıkıntılarla karşılaşacak mı? Evet, vatandaş açısından şu anda baharımızı yaşıyoruz. Kış gibi görünse de baharımızı yaşıyoruz. Önümüzdeki süreçte daha büyük zamlar gelecek. Kaçınılmaz olarak gelecek. Üretici ve tüketici fiyatları arasında çok büyük bir açık var. Üretici enflasyonu çok yüksek. O tam henüz fiyatlara yansımadı. İktisat kurumu da bilir ki bunlar bir süre sonra maliyetlere sonra da doğal olarak fiyatlara yansıyacak" diye konuştu.
''İZLEMEMİZ GEREKEN 4 AYAKLI STRATEJİ VAR''İzlenmesi gereken stratejiler olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Şimdi izlememiz gereken bizim belirlediğimiz bir stratejimiz var. İzlememiz gereken 4 ayaklı bir strateji var. Bunlardan biri can ve mal güvenliğidir. Can ve mal güvenliği yoksa bir ülkede demokrasi gelişmemişse yani insanlar düşüncelerini özgürce ifade edemiyorsa, yani medya bağımsız değilse, yargı, savcılar bağımsız değilse, insanlar can ve mal güvenlikleri dolayısıyla endişe ediyorlarsa o ülke büyümez arkadaşlar. Dünyada böyle bir ülke yoktur. Yapılması gereken önce demokratik standartlarımızı Avrupa Birliği standartlarına çıkartmaktır. İster Avrupa Birliği, ister Kanada hangi ülkeyi alırsanız demokrasi gelişmiş bir ülke hızla büyür ve kalkınır. Yapmamız gereken birinci ayak budur. Bunu yaptığınızda göreceksiniz ki hızla büyüyeceğiz."Dünyanın hızla büyüdüğünü, sanayinin de bu gelişime ayak uydurması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Üretim yapacağız üretim dediğimiz kavrama yaşam kazandıracağız. Üreten Türkiye demek sadece fabrikada üretmek anlamına gelmiyor. Üreten Türkiye hayatın her alanında üretmek demektir. Sanayi, hizmetler alanında her alanda nitelikli ürünler üretmektir. Sanayici açısından söyleyeyim siz katma değeri yüksek ürün üretebiliyorsanız dünyada söz sahibi olabilirsiniz. Katma değeri yüksek ürünler üretemiyorsanız siz sadece makine halısı üretirsiniz makinelerin yedek parçalarını üretirsiniz ama dünyada söz sahibi olamazsınız. Dünya hızla büyüyor hızla gelişiyor. Bu gelişime sanayinin ayak uydurması lazım. Onun için sağlıklı bir strateji üzerine inşa edilmesi lazım."''DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ VARSA ÜNİVERSİTELER BİLGİ ÜRETİR''En temel koşulun üniversitelerin bilgi üretmesi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Şu soru aklınıza gelebilir, iyi de katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceğiz? Bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretmezse o ülkenin sanayicisi katma değeri yüksek ürün üretemez. Demek ki en temel koşul üniversitelerin bilgi üretmesidir. Üniversiteler bilgiyi hangi ortamda üretir? Düşünce özgürlüğü ortamında. Dolayısıyla düşünce özgürlüğü varsa üniversiteler bilgi üretir, üretilen bilgiyi sanayici elle tutulan metaya dönüştürür ve bunun ihracatını, ithalatını her neyse bunların tümünü yapabilir. Bizim üniversitelerimize baktığımızda, bizim üniversitelerimiz gerçekten bilgi üreten konumda mı? Bunu da bütün sanayicilerin sorgulaması lazım. İş dünyasının sorgulaması lazım. Sadece şunu söyleyin, İran üniversitelerinin ürettiği bilgi, Türk üniversitelerini 2-3 yıldır geçiyor. Neden? Eğer siz düşünce özgürlüğünü, her türlü bilginin, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir üniversiteyi yok ederseniz bilim insanları Türkiye'de değil, düşünce özgürlüğünün olduğu ülkelere giderler" diye konuştu.''SOSYAL DEVLET İNŞA EDİLMEZSE HUZUR YAKALANAMAZ''Kılıçdaroğlu, güçlü bir sosyal devletin inşa edilememesi durumunda ülkede huzurun yakalanamayacağını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün genç kuşaklar geleceklerini Türkiye'de değil, yabancı ülkelerde arıyorlarsa o zaman hepimizin oturup düşünmesi lazım. Bizim evlatlarımız neden yurt dışını tercih ediyor da kendi topraklarında babalarının, atalarının, dedelerinin olduğu toprakları tercih etmiyor? Üçüncü stratejinin üçüncü ayağı varlıklı da olabiliriz. Bilgi de üretebiliriz ama hakça bölüşüm, sosyal devlet dediğimiz bir kavram var. Güçlü bir sosyal devleti inşa edemezseniz ülkedeki huzuru yakalayamazsınız. Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar demek ki herkesin karnının doyabildiği bir sosyal devleti inşa etmek zorundasınız. Vatandaştan vergi alıyorsunuz. Sanayiciden, tüccardan, esnaftan, herkesten vergi alıyorsunuz. Onu sağlıklı ve tutarlı bir planlamayla hayata geçiriyorsunuz, daha hızlı büyümek için öncellikleri iyi belirliyorsunuz."''NASIL OLUR DA PLANLAMA KAPATILIR''Planlamadan üretim yapılamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: " Devlet Planlama Teşkilatı'nın kapatıldığından acaba kaçımızın haberi var? İş dünyasının saygın insanlarısınız ama planlama yapmadan üretim yapamazsınız, planlama yapmadan bankadan kredi aldınız, ne zaman nasıl ödeyeceksiniz, işçi ücretleri var bunların tamamı planlamayla olur. Evde bile planlama olur. Her hanede planlama olur, nasıl olur da koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde planlama olmaz ve nasıl olur da planlama kapatılır. Kapatıldı ve kimsenin itiraz ettiği yok. Zaten sorunumuz o. Neden kapatıldı Devlet Planlama Teşkilatı? En nitelikli beyinlerin gitti, en nitelikli insanların çalıştığı ve geleceğimizi planlayan, kaynaklarımızın en sağlıklı nerelere harcanması gerektiğini söyleyen beyinler nereye gitti? Tamamı yok edildi. Demek ki bizim güçlü bir sosyal devlete ihtiyacı var."''SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI LİYAKATTİR''Sürdürebilirliğin anahtarının liyakat olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Ve dördüncüsü sürdürülebilirlik. Dünya hızla gelişiyor, dünya hızla büyüyor ve dolayısıyla biz o değişen dünyaya ayak uydurmak zorundayız. Demokrasi kavramı değişiyor. Üretim kavramı değişiyor, eskiden salt demokrasi derdik şimdi katılımcı demokrasiden söz etmeye başladık. Daha güçlü bir demokrasi. Aldığımız temel kararları halka sormak, halktan aldığımız yetkilerle o kararları hayata geçirebilmek gibi çalışmalar yapıyoruz ya da yapmalıyız. Böyle olması lazım sürdürülebilirliğin anahtarı da liyakattir. Devlette liyakattir. Nitelikli insanların devlette çalışmasıdır ve devletin sürekli kendisini değişen dünyaya uygun olarak liyakatli insanlar aracılığıyla yenilemesidir. Bu olduğu takdirde Türkiye süratle büyür."
Kemal Kılıçdaroğlu Şanlıurfa'da! Adalet talebinde bulunan Şenyaşar ailesini ziyaret etti!
DİĞER   
9.12.2021 12:49:57
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere kente gelen Kemal Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa Adliyesi önünde oturma eylemi yapan Şenyaşar Ailesini ziyaret etti.Şanlıurfa'daki sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, esnaf ve vatandaşlarla buluşmak için kente gelen Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, temaslarına başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine randevu vermeyen TÜİK'e seslendi: 11:00'de geliyorum, haberiniz olsun
DİĞER   
3.12.2021 11:00:39

Sosyal medya hesabından Türkiye İstatistik Kurumu'ndan randevu istediğini fakat alamadığını belirten CHP lideri Kemal Kılıçdroğlu, "Saat 11.00'de geliyorum, haberiniz olsun" ifadelerini kullandı.Son dönemlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla adından söz ettiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son olarak TÜİK'ten randevu istediğini ancak alamadığını belirtti.

SAAT 11.00'DA TÜİK'E GİDİYOR

CHP lideri Kılıçdaroğlu, aldığı karar doğrultusunda saat 11.00'da Türkiye İstatistik Kurumu'nun Ankara binasına gideceğini söyledi. CHP lideri, konuyla ilgili sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, "TÜİK'ten randevu istedim, vermediler. Saat 11.00'de geliyorum, haberiniz olsun TÜİK" ifadelerini kullandı.
İşte Kılıçdaroğlu'nun o paylaşımı;

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan "Cumhurbaşkanı olursanız doları nasıl düşüreceksiniz?" sorusuna cevap
DİĞER   
1.12.2021 11:55:39

FOX TV ekranlarında İsmail Küçükkaya'nın konuğu olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı olursanız doları nasıl düşüreceksiniz?" sorusunu cevapladı. Bunun formülünün basit olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Güven verdiğiniz andan itibaren her şey çözülür" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuk olduğu FOX TV ekranlarında gündemdeki konulara ilişkin kendisine yöneltilen sorulara yanıt verdi.


"GÜVEN VERİNCE HER ŞEY ÇÖZÜLÜR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşma yaptığı anlarda doların yükseldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu'na sunucu tarafından "Cumhurbaşkanı olursanız doları nasıl düşüreceksiniz?" sorusu yöneltildi. CHP lideri bu soruya, "Ekonominin haline bakın. Neye zam yapılmadı? Asgari ücrete, memur maaşına zam yapılmadı. Ekmeğinden tutun, et, peynir, doğalgaz, elektrik her şeye zam yapıldı. Konuştukça batırıyorsun ülkeyi. 'Bir sus' dedim kendisine. Allah aşkına bir sus. Bu ülkenin sanayicisi, çiftçisi, emeklisi konuşsun. Vallahi billahi ekonomi de bilmiyor. Ekonomi denilen bir bilim var. Maliye politikasından haberi bile yok. Güven verdiğiniz andan itibaren her şey çözülür." ifadeleri ile yanıt verdi.


"GELİYOR GELMEKTE OLAN"
Üst üste gelen zamlara ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin şunları söyledi: "Ekonomideki sorun çok ciddi, mutfaklarda yangın olduğunu çok iyi biliyoruz. Bir anne 'Kapı kapı para dileniyorum. Çocuğumu kurtarın. Millet öldü öldü. Buramıza geldi' diyor. Saray duyar mı, duyamaz. Onlar farklı yerde Lale Devri'ni yaşıyor.
 Önceden AK Parti'ye oy veren bir yurttaş 'Milletimizin alım gücü kalmadı diyor...' Iğdır'dan bir vatandaşımız tüp fiyatlarına isyan ediyor ve 'Dış güçler hepsi yalan hepsi dolan' diyor. E biz de biliyoruz bunları. Geçmişte AK Parti ve MHP'ye oy verenlere sesleniyorum. Daha kışın başında bu zamlar gelmeden dedik ki 'zamlar gelecek'. 'Bir kış fonu kurun' dedik. 'Vatandaş zorluk çekmesin' dedik. Yapmadılar. KDV yerine TRT'de payını düşürdüler. Biz kara kış fonunu kendi belediyelerimizin olduğu yerde kurduk. Çok sayıda vatandaşın elektrik, doğalgaz faturalarını ödedik. Geliyor gelmekte olan. 6 ayda bütün çarklar dönecek. Ülke büyüyecek."

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan PKK'ya hayat öpücüğü
DİĞER   
9.10.2019 11:46:33

ABD Başkanı Trump tehdit eder de..

ABD’nin Türkiye’deki temsilcisi Kemal Kılıçdaroğlu hiç durur mu?

O da tehdidini yapmış..

En kritik günlerdeyiz.

En tartışmalı günlerdeyiz.

Türkiye’nin milli menfaatleri için, herkesin küçük küçük ihtilafları bir kenara koyup, birlik olmaları gereken günlerdeyiz..

Ama bakın Kemal Kılıçdaroğlu..

Trump’ın tehdidinden 12 saat sonra..

Hangi tehditler karşımıza çıkıyor:

“AKP’li kardeşlerime seslenmek isterim, önümüzdeki hafta size Saray’ın Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl arpalık haline getirdiğini açıklayacağım. Kimlerin bir eli yağda, bir eli balda haftaya açıklayacağım.”

Seçim döneminde oluruz.

Seçime bir ay kalmış olur.

Seçim tartışmaları içinde, herkesin kendi tabanına ve rakip partinin adaylarına laf yetiştirdiği bir süreçte oluruz..

“Kemal Bey de, seçim atmosferi içinde, dikkat çekici bir açıklama yapmış. Bir hafta bekleyelim, açıklamanın içeriği ile ilgili değerlendirme yaparız..” deyip, geçerim..

Ama seçimden çıkalı, şunun şurasında 6 ay olmamış.

Diyeceğin her şeyi, iktidar partisine demişsin..

“Hırsız” demişsin.

“Katil” demişsin.

“Saray’daki bir bardağın fiyatı 1,500 TL” demişsin.

“Altın klozeti var” demişsin.

Demişsin ha demişsin..

Dediklerin hep palavra çıkmış..

Halk, sana değil, Tayyip Erdoğan’a inanmış, sana verdiği oyun 1 buçuk mislini Tayyip Erdoğan’a vermiş..

Dolayısı ile..

Eski palavraları tekrar etme yerine..

Şu an önümüzdeki ciddi sorun ile ilgili bir şeyler söylemen gerekmez mi?

Tam da PKK’nın uzantısını, sınırımızdan ötelere sürükleme imkanımız doğan bir dönemde..

Nereden çıktı, “Türkiye Cumhuriyeti’nin arpalık haline getirildiği” iddiası?

6 ay önceki seçimlerde diyebileceğin her şeyi söyledin..

O tarihte olmayan bir iddia ile mi, karşımıza geleceksin, yepyeni bir “arpalık” uygulaması ile mi karşımıza geçeceksin ki, böyle bir süreçte, siyasi iktidarı, yolsuzluk açıklaması yapacağın tehdidi ile korkutmaya çalışıyorsun?

Siz anladınız onu..

Trump ABD’den tehdit ediyor..

Emperyalizmin uşağı konumundaki Kemal de, “Bize ne görev düşerse, yaparız” diyerek, Ankara’dan tehdidini yapıyor..

Sonra da..

Trump’ın tehdidini kastederek..

“Bu memleket sıradan bir memleket değildir. Eğer tehdit ediliyorsan tepkini göstereceksin” diyor..

Sanki Tayyip Erdoğan’ın, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, tehdide karşılık verme noktasında alacağı bir ders varmış gibi..

Tayyip Erdoğan bir kükrese..

“Eyyy Amerika” diye söze başlasa..

İlk karşı çıkan kim olur?

ABD’nin buradaki uzantısı Kemal Kılıçdaroğlu olur..

Ama..

Böyle ucuz söylemlerle, suret-i haktan görünmeye çalışıyor..

Kimi aldatacak ise..

Tam da bu noktada..

“Arpalık” mavalını da yeterli görmemiş olmalı ki, Kemal Bey..

Bir de ekleme yapmış..

“7 soru” diye söze başlamış..

Sıralamış sorularını..

“Suriye’deki teröristlere Türkiye üzerinden silah gönderenler kimlerdi? Meşru olmayan bu yolu sana kimler önerdi? Bu gayrimeşru yolu sana önerenler hâlâ senin yanındalar mı?”

Bu soruyu daha önce kim sordu?

Pensilvanya’daki zattan emir alan FETÖ’cü jandarma subayları, FETÖ’cü savcılar, FETÖ’cü hakimler değil mi?

Şimdi, nereden icap etti de, Kemal Bey, aynı mavalı tekrar Türkiye’nin gündemine getiriyor?

Önümüzdeki günlerde başlayacak olan operasyon sonrasında, PKK zor durumda kalacağı, hatta bitme noktasına geleceği için mi?

Kemal Bey’in atağı, son dakikada, PKK’ya “hayat öpücüğü” vermek için mi?

Veya şöyle soralım..

“Siz kendi ülkenizin Cumhurbaşkanı’na bu soruyu soruyorsunuz. O size, ‘Türkmenlere ilaç yardımı yolladık. Yine yollarız’ diye cevap veriyor.. Ve o olay da 6 sene önce olmuş, bitmiş bir olay.. Ama TIR’lar dolusu silahları, ordaki teröristlere veren ABD, yaptığını inkar etmiyor.. Kendisine yönelik bir güvenlik tehdidi yok iken.. ABD vatandaşlarının akrabalarının, aynı ırktan insanların bulunduğu bir topluluğa yardım ettiği savunmasını yapmıyor. Silah yolladığını inkar etmiyor.. Böyle bir fotoğraf karşısında, Trump’a sorar mısın: ‘Meşru olmayan bu yolu sana kimler önerdi?’ diye.”

Öyle ya..

Türkiye’ye soruyorsan..

Ki Türkiye’nin o iddia edilen şeyi yapıp yapmadığı şüpheli..

Şüpheli olduğu halde soruyorsan..

ABD’ye de sorsana..

“Nerden alıyorsun bu yetkiyi” desene..

Diyemiyorsan, ben de sana, “ABD kuklası Kemal” derim..

Hatta..

AK Parti iktidarını aynı iftira ile zora düşürmek isteyenlerin, FETÖ’cü emniyet mensupları, FETÖ’cü yargı mensupları olmasından hareketle, “FETÖ kuklası Kemal” derim..

Kızmaca, darılmaca yok..

Ben “Kızmaca, darılmaca yok” diyorum ama..

Lafın gelişi..

Böyle bir Kemal’a

Nasıl kızmayalım..

7 sorusundan birisi de şu:

“Astana sürecinde ‘İdlib’deki teröristlerin elinden ağır silahları alacağız’ sözünü verdin. Bu sözünü yerine dahi getirememişken şimdi Fırat’ın doğusundaki tutuklu IŞİD teröristlerini ABD’den devralmaya kalkıyorsun. Biz teröristlerin bekçisi miyiz? Bu tablo Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışıyor mu?” 

PKK’ya bir hayat öpücüğü daha veren Kemal’e soralım..

Sınırımızın dibindeki 30 kilometrelik mesafeye girişimizi bile, sen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak itirazla karşılıyorsun da..

Taa kilometrelerce aşağıdaki İdlib’e gidip, ağır silahları teröristlerin elinden almayı nasıl isteyebiliyorsun?

Türkiye söz vermiştir, vermemiştir..

Bırak da onu, elin Rus’u düşünsün..

İran düşünsün..

Türkiye’nin anamuhalefet partisi genel başkanı, Rus ağzı ile konuşur mu?

İran ağzı ile konuşur mu?

Dahası..

O ağır silahları, herhalde teröristler imal etmedi..

Kim verdi, o ağır silahları, o teröristlerin eline?

ABD mi, Rusya mı, İran mı?

Onlar ağır silahları verecekler..

Biz de toplama memurluğu mu yapacağız?

Evet, İdlib’de sivillerin ölmemesi için, böyle bir silah toplama işinde, “Üzerimize düşenleri yapmaya çalışırız” demiş olabiliriz.

Ama böyle bir açıklama, Kemal’e böyle bir sıkıştırma yapma imkanını verir mi?

Verirse sormamız gerekmez mi, “Sen kimin adına konuşuyorsun?”

Ve en önemlisi.

İdlib’de ağır silahı olanları terörist kabul ediyorsun da..

DAEŞ’i terörist kabul ediyorsun da..

Sınırımızın dibinde ağır silahlar edinen PYD’ye niye, bir defacık olsun, “Terörist” sıfatı yüklemiyorsun?

Yoksa, zaten bütün derdin, PYD’yi, PKK’yı korumak da, diğer söylediklerinin hepsi, bunun kamuflajı mı?

Yazarlar
En Çok Okunanlar
Sayfalar
Anketler
bağdat caddesi psikolog